*Mutasım A. Dellul
Her iki ülkenin dışişleri bakanlıkları, "İki ülke arasındaki ilişkilerin ikili ve bölgesel bağlamda normalleşmesine yol açabilecek gerekli adımlara" odaklandıklarını açıkladı. İstişareler, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Mısırlı mevkidaşı Samih Şükrü’nün telefon görüşmesinden günler sonra gerçekleşti.
Ankara ile Kahire arasındaki ilişkiler, mevcut Mısır Cumhurbaşkanı Abdül Fettah Es Sisi'nin, ülkenin demokratik yollarla seçilen ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye karşı gerçekleştirdiği 2013 yılındaki askeri darbeden bu yana gergin.
Türkiye ayrıca, binlerce kişinin güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğü ve on binlerce kişinin de yaralanmasına neden darbe karşıtı protestolara yönelik kanlı baskıları şiddetle kınadı.
Uluslararası Af Örgütü bu yılın başlarında, “Baskılar nedeniyle ülkedeki siyasi mahkum sayısının 60 bin civarında olduğu tahmin ediliyor, ancak bu bilgileri toplamak son derece zor," açıklamasını yaptı.
Kahire, Türkiye’nin Müslüman Kardeşler üyeleri ve liberaller de dahil olmak üzere askeri darbeye karşı çıkan Mısırlılara verdiği güçlü desteğe yanıt olarak Türk büyükelçisini sınır dışı etti. Ankara, daha sonra Kuzey Afrika ülkesiyle ilişkilerinin düzeyini düşürdü.
İki ülke arasında çekişmenin artmasına neden olan bir diğer konu da Türkiye'nin, Tobruk'taki Mısır destekli Halife Hafter'e karşı Trablus'taki uluslararası alanda tanınan Libya hükümetine verdiği destek oldu.
Doğu Akdeniz'de deniz sınırlarındaki anlaşmazlıklar da ortaya çıktı ve Kahire, Türkiye aleyhine Yunanistan'ın yanında yer aldı.
Suudi Arabistan'ın darbe sonrası Sisi rejimine verdiği destek göz önüne alındığında, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul'daki Suudi Konsolosluğu'nda öldürülmesi ve Riyad'ın Türkiye’nin müttefiki Katar'ı abluka altına alması ilişkilerdeki bozulmayı daha da kötüleştirdi.
Siyasi ve diplomatik sorunlara rağmen, ticari ve ekonomik ilişkiler görünüşte her zamanki gibi devam etti. Nitekim Mısırlı gözlemcilere göre, iki ülke arasındaki ticaret arttı ve Mısır pazarlarında yüksek kaliteli Türk ürünleri çok düşük fiyatlarla satılıyor.
Ankara ile Kahire arasındaki ilişkileri yeniden kurma çabaları, her iki ülkenin de küresel meselelerin bölgesel meseleler üzerindeki etkilerini [daha fazla] hissetmesiyle geçen yıl başladı.
Uluslararası ilişkilerde başarılı olmak için düşmanlarının sayısını azaltması gerektiği Türkiye'de uzun zamandır anlaşılmıştı.
Dahası, doğal gaz zengini Akdeniz'de her iki ülkenin de uzun bir kıyı şeridine sahip olması, Türkiye ve Mısır’ı uzlaşma arayışına itti.
12 Mart'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki ülkenin "istihbarat, diplomatik ve ekonomik" alanında temas başlattığını açıkladı. Erdoğan, aynı zamanda Mısır ile "güçlü" bağlar kurulacağını umduğunu söyledi.
Her iki başkentten de olumlu sinyaller gelmeye devam etti. Türkiye, Mısırlı muhalif gruplarla bağlantılı, uydudan yayın yapan İstanbul merkezli TV kanallarından Kahire rejimiyle ilgili eleştirel siyasi yayınlarını azaltmalarını istedi. Kanallar bu talebi hemen gerçekleştirdi. Bu hamle, Kahire tarafından "iki ülke arasındaki anlaşmazlık konularını tartışmak için elverişli bir atmosfer oluşturan iyi bir girişim" olarak övüldü.
Aynı zamanda yeni Libya hükümeti, Türkiye ile bağlarını güçlendirirken Mısır da Hafter'den uzaklaşıyor. Mısırlı eski bir bürokrat olan Hüseyin Haridi, bu haftanın başlarında El Cezire'ye Kahire'nin Libya'da yalnızca BM Güvenlik Konseyi Kararlarını desteklemek için yer aldığını söyledi.
Mısır ayrıca, geçtiğimiz günlerde Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin sınırlarını çizdiği münhasır ekonomik bölgeyi (MEB) tanıyarak hidrokarbon arama ihalelerine çıktığını duyurdu.
Ankara bu hamlenin Türkiye’nin deniz sınırlarıyla ilgili yaklaşımını Yunan hükümetinin pozisyonunun yerine yerleştirdiğine ve ilişkileri normalleştirmek için pozitif bir sinyal olduğuna inanıyor. Hatta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin Akdeniz'de Mısır ile bir deniz sınırı anlaşması müzakere edebileceğini söyledi.
Bu nedenle, iki ülke arasındaki anlaşmazlığın geçmişte kalma yolunda olduğuna dair hiçbir şüphe yok gibi görünüyor.
Mısır bu konuda yalnız değil. Bloomberg'e göre, BAE ve Suudi Arabistan da bölgesel güvenliği ve ticareti artırmak için Türkiye ile ilişkilerini yenilemeye çalışıyor.
Bununla birlikte, Müslüman Kardeşler de dahil olmak üzere Sisi rejimini eleştiren muhalif figürleri ve yetkilileri ağırlamaya devam eden Türkiye’nin nasıl hala Mısır ile dost olabileceğini soruyor. Bazı gözlemciler ise Türkiye'nin bu muhalif şahısları Mısırlı yetkililere teslim edebileceğini öne sürdü.
Türk gazeteci Hamza Tekin, "Türkiye, Mısır'la ilişkileri rejim veya siyasi parti olarak değil, devlet muhataplığı üzerinden değerlendiriyor. Böylelikle muhalefet meselesi asla müzakere masasına konulmayacaktır." dedi.
Mısırlı gazeteciler, her iki ülkenin insanlarının birbirine yakın olduğunu ve şimdi sıranın politikacılarda olduğunu söylüyor.
Peki Türk politikacılar, Mısır'la uzlaşmak için Türkiye'de yerleşik Mısır muhalefetinin üyelerini kurban etmeye hazır mı?
Tanınmış Müslüman Kardeşler figürü Eşref Abdul Gaafar, bu konuda ‘cevabın hayır’ olduğunda ısrarcı.
El Cezire'ye konuşan Abdül Gaffar, Kahire ile daha iyi ilişkiler kurma çabasının liberallerin yanı sıra İslamcıları da içeren Mısırlı muhalif gruplar pahasına olmayacağına dair Türkiye'den güvence alındığını söyledi.
* Middle East Monitor sitesi için yazılan ve Engin Dinç tarafından Türkçe’ye çevrilen bu makale ortadoguhaber.com’un editoryal görüşünü yansıtmaz.