Kuzeydeki yoğun bombardıman nedeniyle çalışmalarına Gazze'nin güneyindeki Refah kentinde devam eden UNICEF Sözcüsü Elder, AA muhabirine, BM Güvenlik Konseyinin (BMGK) 25 Mart'ta aldığı acil ateşkes talep eden karar tasarısının ardından bölgede yaşanan gelişmelere ve tanık olduğu insani krize ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Filistinlilerin çok ağır koşullarda yaşam mücadelesi verdiğini belirten Elder, "BMGK'nin acil ateşkes kararı sonrası çok fazla umut oluştu. Gazze'de güneyden kuzeye, kuzeyden güneye gittiğim her yerde insanların en çok söylediği ve yalvardığı şey ateşkesti. Dolayısıyla ateşkes olacağına dair bir umut vardı ancak bu umut bomba sesleriyle bastırıldı." dedi.
Elder, İsrail'in, BMGK'nin acil ateşkes kararından sadece 2 gün sonra, 27 Mart'ta, daha önce güvenli bölge ilan edilen Refah'a saldırdığını anımsatarak, şöyle devam etti:
"Refah'ta bir hastanedeydim ve orada bombardımandan dolayı korkunç savaş yaraları olan çocuklar vardı. Karara rağmen bombardımanlar gün boyunca aralıksız devam ediyor ancak o kararın yürürlüğe konması gerekiyor. Ateşkesi sağlamamız gerekiyor. Böylece aylardır bu acıya katlanan çocuklar ve aileler, nihayet sabah gerçekten uyanabileceklerini bilerek yatabilsin."
"800 kişiye bir tuvalet, 3 bin kişiye bir duş düşüyor"
Gazze'nin kuzeyinde yıkımın daha büyük olduğuna dikkati çeken Elder, "Bu tür yıkımı hayal etmek çok zor. Gazze'deki ev ve binaların 3'te ikisinin, belki de daha fazlasının hasar gördüğünü ya da yıkıldığını biliyoruz. Bana yakın bir şehir olan Han Yunus'ta ya da daha kuzeydeki Gazze Şehri'nde sokak sokak 2-3-4-5 katlı binaların moloz yığınına döndüğünü görüyorsunuz. Nereye dönerseniz dönün her yerde, bazen gözün görebildiği kadar uzakta bina üstüne bina tahrip edilmiş ve yıkılmış durumda." ifadesini kullandı.
Elder, yerinden edilen Filistinlilerin çoğunun görece daha güvenli olduğu düşünülen Refah kentine sığındığını kaydederek, şunları anlattı:
"Şu anda Refah'ta yerinden edilmiş ek bir milyon insanla yaklaşık 1,4 milyon kişi yaşıyor. Yani Refah, New York'un iki katı nüfus yoğunluğuna sahip ancak gökdelenleri yok. 800 kişiye bir tuvalet, 3 bin kişiye bir duş düşüyor. Yaşam koşulları son derece zor. İnsanlar çadırlarda, sahilde, sokaklarda yaşıyor.
Gazze, yok oluş ve kıtlığın eşiğinde. İnsanlar çaresiz durumda ve bu çaresizliği durdurmanın yolu, insanların yiyecek, su ve ilaç gibi temel ihtiyaçlarının düzenli olarak karşılanmasını sağlamak."
Elder, ciddi yetersiz beslenme vakalarıyla karşılaştıkları Gazze'ye yardımların ulaşamadığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya olan kuzeye yardım ulaştırmak olması gerekenden çok daha zor. Martın ilk 3 haftasında, insani yardım konvoylarının yaklaşık 4'te biri reddedildi. Buradaki insani yardımın bel kemiği olan BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), kuzeye yardımın yüzde 50'sini sağlıyordu ve artık onlar da engellenmiş durumda. Bu durumu tersine çevirmemiz gerekiyor. Beslenme felaketi insan yapımı. Dolayısıyla doğru kararlar alındığında, Gazzeli aileler ve çocuklar için bu korkunç durum tersine çevrilebilir."
"Gazze'de hastanelerin sadece 3'te biri kısmen çalışıyor"
Gazze'deki hastanelerin durumuna ilişkin de değerlendirmede bulunan Elder, "Gazze'de daha önce hiç olmadığı kadar çok çocuğun tıbbi bakıma ihtiyaç duyduğu ve buna rağmen hastanelerin sadece 3'te birinin kısmen çalıştığı bir dönemdeyiz. Sadece 3'te biri ve onlar da kısmen çalışıyor." dedi.
Elder, hayatta kalma mücadelesi veren Gazzelilerin Han Yunus kentindeki Avrupa Hastanesi'ne sığındığını kaydederek, şunları aktardı:
"Binlerce insan çadırlarda, koridorlarda barınıyor ve yataklar tamamen dolu. Hastane personeli olağanüstü, 24 saatlik ve 36 saatlik nöbetlerle çalışıyorlar, orada yaşıyorlar ama tükenmiş durumdalar. İhtiyaçlar hiç bitmiyor. Refah'taki Avrupa Hastanesi o kadar kritik ki birçok nedenle oraya askeri bir saldırı yapılmaması gerekiyor. Bunlardan biri, hastanenin pek çok sivil için bir can simidi olması."
Filistinlilerin acil ateşkes istediğinin altını çizen Elder, sözlerini şöyle tamamladı:
"Her gün Filistinlilerle konuşuyorum ve dünyanın onları dinlediğini bilmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum. İrlanda'dan Türkiye'ye, Sidney'den Seattle'a, sıradan insanların seslerini her geçen gün daha fazla yükselttiğini görüyoruz. Ateşkesin sağlanması için tabii ki karar alıcıların da aynı şeyi yapması gerekiyor. Ateşkesten daha kritik bir şey yok. Biliyoruz ki ateşkes, yardımların Gazze Şeridi boyunca dağıtılmasını sağlayacak, rehinelerin evlerine dönmesini mümkün kılacak, 5 aydır tünellerde olan çocukları evlerine ulaştıracak ve insanların bombardıman olmadan bir gece geçirmesine olanak tanıyacak. Dolayısıyla buradaki herkesin dilinde tek bir şey var, o da ateşkes."