Orta Doğu

Uzmanlar, İsrail ordusunun Gazze'de WhatsApp üzerinden veri elde etmesinin risklerini değerlendirdi

Uzmanlar, İsrail ordusunun "The Gospel", "Lavender" ve "Where’s Daddy?" gibi yapay zeka sistemlerini kullanarak Gazze'de hedef belirlemesine ilişkin raporların ardından, Tel Aviv yönetiminin "işbirliği veya hack yoluyla" WhatsApp verilerini elde etmesinin, Gazzelilerin "hayatını riske atabileceğini" değerlendiriyor.

Abone Ol

İsrailli yayın organları "+972" ve Local Call'un haberinde, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki saldırılarında yapay zekadan faydalandığına ilişkin bilgi paylaşıldı.

Söz konusu haberde, İsrail tarafından Gazzeli hedeflerin belirlenmesi için "The Gospel", "Lavender" ve "Where’s Daddy?" gibi yapay zeka sistemlerinin kullanıldığı ve en az gözetimle "toplu suikast fabrikası"nın işletildiği ifade etti.

Özellikle Lavender ve Where's Daddy? programlarının kullanımına ilişkin nisan başında elde edilen verilerden yola çıkılarak Meta'nın mesaj ve sosyal medya uygulaması WhatsApp üzerinden veri topladığı aktarıldı.

"Hamas'ın WhatsApp ya da başka bir cep telefonu uygulamasıyla saldırı düzenlemediğini biliyoruz"

Filistin'e fayda sağlamak amacıyla çalışan teknoloji uzmanlarından oluşan sivil toplum kuruluşu Tech For Palestine'ın kurucularından Paul Biggar, AA muhabirine, yapay zeka programlarının İsrail tarafından kullanımına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Biggar, Lavender'in, İsrail'in "soykırımı otomatikleştirmek için" kullandığı araçlardan biri olduğunu ifade ederek bu programla kişilerin, hedef olarak belirlendiğini ve yapay zeka ile tespit edilmesinin de "makul bir inkar edilebilirlik katmanı" oluşturduğunu söyledi.

Söz konusu hedeflerin "geçerliliğine inanmanın güçlüğüne" dikkati çeken Biggar, İsrail ordusunun yapay zekanın önerdiği hedefleri soruşturmada, "gereken titizliği göstermediğini" dile getirdi.

Biggar, "+972" ve Local Hall'un haberinde "militan olan veya olduğundan şüphelenilen kişilerin yer aldığı WhatsApp grubundakilerin hedef alındığı"na ilişkin ifadeleri "saçma" diye nitelerken "Hamas'ın WhatsApp ya da başka bir cep telefonu uygulamasıyla saldırı düzenlemediğini diğer kaynaklardan biliyoruz." diye konuştu.

Meta, İsrail'e veri sağlıyor mu?

Biggar, İsrail'in WhatsApp verilerini elde etmesinin "bir gerçek" fakat Meta'nın doğrudan veri sağlamasının belirsiz olduğunu ifade ederek "Belki İsrail ordusu, bu veriye başka yollarla erişiyordur. Belki Meta'dan doğrudan almıyorlardır." dedi.

Eski İsrail ordusu mensubu birçok kişinin Meta'da çalıştığını söyleyen Biggar, verilerin bu kişiler aracılığıyla elde edilme ihtimaline dikkati çekti.

Biggar, Meta'nın sahibi Mark Zuckerberg ve eski üst düzey yöneticilerinden Sheryl Sandberg'ün, İsrail'e çeşitli yollarla destek verdiğini aktararak İsrail'in bu firmadan verilerini "dolaylı yollarla" alabileceğini düşündüğünü dile getirdi.

Meta'nın tam olarak ne bildiğine ilişkin kamuya açık rapor yayımlaması gerektiğini söyleyen Biggar, "Hem içeriden hem de dışarıdan bir soruşturma yapmaları gerekiyor. İsrail ordusu, bu bilgilere erişiyor muydu? İçeriden kimden alıyorlardı?" ifadelerini kullandı.

"WhatsApp'ı kullanarak kişiler hayatlarını riske atıyor"

Bahreynli aktivist ve dijital mahremiyetin korunmasını amaçlayan Tor Project adlı kuruluşun Yönetim Kurulu Üyesi Esra'a Al Shafei, İsrail'in WhatsApp verilerini kullandığı raporlarının "ciddiye alınması gerektiğini" söyledi.

Al Shafei, "Eğer rapor edilen iddialar doğruysa, WhatsApp'ı kullanarak kişiler hayatlarını riske atıyor." dedi.

Uygulamalardaki metadatanın "savunmasız bölge olduğunu" belirten Al Shafei, mahremiyeti destekleyenlerin, WhatsApp gibi "tamamen gizlilik sağladığını" iddia eden uygulamaların bu verileri toplanmasına ve saklamasına karşı çıktığını kaydetti.

Al Shafei, WhatsApp'taki mesajların içeriğinin şifrelenmesine rağmen kişilere ait uygulama aktivitesi, konum, finansal veri gibi çeşitli bilgileri topladığını vurgulayarak "Bu yüzden İsrail ordusu, makul bir biçimde metadataları kullanarak WhatsApp kullanıcılarını izleyebilir ve tespit edebilir." diye konuştu.

Bu ihtimallerin, Meta veya WhatsApp'ın, İsrail ile işbirliği içinde olduğu anlamına gelmeyeceğine işaret eden Al Shafei, "bu verileri toplayarak kendilerini suistimale ve dışarıdan gözetime savunmasız hale getirdiklerini" ifade etti.

Al Shafei de Meta'nın, Lavender'e ilişkin raporlarda yer alan WhatsApp'ın verilerini Filistin'deki kullanıcılarını gözetlemek, onlara zarar vermek ya da öldürmek için nasıl kullandıklarına ilişkin iddiaları tam olarak araştırması gerektiğini savundu.

Meta'nın bu verilerin ele geçirilmesinde aktif şekilde rol almadığı için sorumluluktan muaf olduğunu iddia etmesinin yeterli olmadığını vurgulayan Al Shafei, "Milyarlarca insan, WhatsApp kullanıyor ve bu kullanıcıların uygulamayı kullanmanın tehlikelerinin neler olduğunu ya da WhatsApp ve Meta'nın kendilerini bu tür kötüye kullanımlardan önceden önlem alarak korumak için neler yapacağını bilmeye hakları var." değerlendirmesinde bulundu.

"İşbirliğinden ziyade korsanlık"

Araştırmacı ve gazeteci Sophia Goodfriend, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail'in WhatsApp verilerini kullanmasının "kasıtlı işbirliğinden ziyade korsanlıkla ilgili olduğuna inandığını" dile getirdi.

Goodfriend, "Özellikle WhatsApp'ta, ordunun basit şekilde telefonları hacklemesi ve WhatsApp verilerini incelemesi söz konusu." diyerek şöyle devam etti:

"WhatsApp'ın bu bilgilerin tamamını İsrail ordusuna vermesi gerekmiyor. Bu, işbirliğinden ziyade dünyadaki pek çok ordu gibi İsrail ordusunun da bu teknolojileri hackleyebilmesi."

Orduların, firmaların politikalarına aykırı şekilde teknolojilerini kullanmasına ilişkin pek çok örnek olduğuna dikkati çeken Goodfriend, "New York Times'ta martta yayımlanan haberde, (İsrail) ordunun savaşın ilk birkaç ayında kuzeyden güneye kaçan Gazzelileri biyometrik olarak gözetlemek amacıyla Google'ın görsel veri tabanını kullandığına dair bir olay vardı." dedi.

Goodfriend, bu durumun, İsrail ordusunun açık kaynaklı veri tabanını, şirketlerin politikalarına aykırı olarak kullandığına ilişkin bir örnek olduğuna dikkati çekti.

Verilerinin askeri faaliyetler için kullanıldığını fark eden teknoloji şirketlerinin, kendi teknolojilerinin kullanım politikalarına doğrudan aykırı olmadığından emin olması gerektiğini belirten Goodfriend, büyük şirketlerin ordularla doğrudan işbirliği yapmasının çok fazla yaşanmadığına ancak özel firmalarla başka tür işbirliklerinin yapıldığına işaret etti.

Goodfriend, farklı gözetleme teknolojileri geliştirmek için sözleşme yapılan çok sayıda start-up örneği olduğunu belirterek bu girişimlerin insanları hedef alabilecek ve ölümcül olabilecek sistemlere bilgi sağlayabileceğini aktardı.

İsrail'in Gazze'de kullandığı yapay zeka sistemlerine ilişkin Goodfriend, "Batı Şeria, Gazze ve İsrail'in tamamında oldukça gelişmiş gözetleme teknolojileri ağının" olduğunu belirtti.

Goodfriend, "bu ağa, biyometrik şeklide gözetleme, siber korsanlık teknolojileri, dron keşifleri, GPS takibi ve sosyal medya üzerinden gözetlemenin de dahil olduğunu" ifade etti.

Tüm bu kaynakların, Lavender ve Where's Daddy? gibi Gazze'de kullanılan sistemleri beslediğini kaydeden Goodfriend, bu sistemlerin askeri operasyonlara yardımcı olduğunu dile getirdi.

Goodfriend, ancak bu sistemlerin "oldukça ilkel" olduğunu ve gerçekten "tek başına hareket eden otonom silah sistemleri olmadığını" vurgulayarak "Aslında ipleri elinde tutanlar karar vericiler. Tüm raporlar doğrulanırsa orduyu tüm bu hedefleri bombalamaya ve bombalanacak sonsuz bir hedef akışı üretmek için yapay zekaya güvenmeye yönlendirenler gerçekten karar vericilerdir." değerlendirmesinde bulundu.

WhatsApp, bu raporların doğruluğuna ilişkin bilgiye sahip değil

Bir WhatsApp sözcüsü de yaptığı açıklamada, şirketin "bu raporların doğruluğuna ilişkin bilgiye sahip olmadığını" belirtti.

Sözcü, "Hiçbir hükümete toplu bilgi sağlamıyoruz. Meta, 10 yılı aşkın süredir tutarlı şekilde şeffaflık raporları sunmaktadır ve bunlar WhatsApp bilgilerinin talep edildiği sınırlı durumları içermektedir." ifadelerini kullandı.

Bu taleplerin, "yasalar ve insan hakları da dahil uluslararası standartlarla tutarlı olarak incelendiğini ve değerlendirildiğini" aktaran Sözcü, şöyle devam etti:

"Bir sonraki raporumuz önümüzdeki ay zamanında gelecek. Gizlilik konusunda, uçtan uca şifrelemeden çok daha fazlası olduğu konusunda hemfikiriz. Bu nedenle elimizdeki sınırlı bilgileri korumak için çok çalışıyoruz ve insanların bilgilerini korumak için daha fazla özellik geliştirmeye devam ediyoruz."