Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfının (SETA) Kıdemli Araştırmacısı Doç. Dr. Murat Aslan, AA muhabirine, ABD ile GKRY arasında uluslararası güvenlik endişelerine karşı imzalanan "İkili Savunma İşbirliği Yol Haritası" anlaşmasına ilişkin değerlendirmede bulundu.
"ABD, GKRY'yi fiili olarak kullanıyor"
Aslan, ABD'nin GKRY'yi zaten fiili olarak kullandığını ve kullanım sıklığının Gazze ile arttığını belirterek "Öte yandan, konuşlandığı yerde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Süveyş Kanalı'na doğrudan erişebileceği bir pozisyon var." dedi.
ABD'nin Akdeniz'in doğusundaki gelişmeler nedeniyle bölgede olmak isteyeceğini kaydeden Aslan, Doğu Akdeniz meselesinin de önemli olduğunu dile getirdi.
Aslan, Doğu Akdeniz'in bu kararda doğrudan neden olmasa da 2019'da yaşananlara işaret ederek "Bölgede yine konuşlanmak, Gazze saflarına erişim, çıkarma, dünya pazarını nakletme gibi belki geleceğe yönelik projeksiyonları mümkün kılabiliyor." ifadesini kullandı.
ABD'nin askeri bağlamda genellikle hem Orta Doğu'ya hem de Akdeniz'in doğusuna deniz ve deniz havacılığı unsurlarıyla müdahale etmeye çalıştığını belirten Aslan, mobil olarak istediği yere istediği zaman gidebildiğini ve konuşlanabildiğini söyledi.
Aslan, sabit üslerden yapılan herhangi bir müdahale için genellikle ev sahibi ülkenin onayının gerektiğine dikkati çekerek, "Bu nedenle (ABD) İncirlik pozisyonunu biraz düşürdü. Avrupa'nın güvenliği açısından Romanya ve Bulgaristan'dan özellikle Romanya'daki üsleri ön plana çıkarttı. Akdeniz'in doğusunda da bu gemilerin lojistik ihtiyaçları bağlamında mutlaka bir limana ihtiyacı var, sürekli demirleyebileceği veya en azından lojistiğini tamamlayacağı. Dolayısıyla deniz kuvvetlerinin belki harekat gerekliliklerinin bir sonucu." diye konuştu.
Siyasi açıdan Kıbrıs meselesinde ABD'nin değil Birleşmiş Milletlerin (BM) başat aktör olduğunu vurgulayan Aslan, Amerika'da Demokratlar ya da Cumhuriyetçiler fark etmeksizin iktidarda olan için Kıbrıs meselesinde daha çok Rum tarafı lehine pozisyon almanın kabul edilebilir seçenek görüldüğünü dile getirdi.
ABD, Kıbrıs konusunda Rumlar lehine tavır sergileyebilir
Aslan, Türkiye-ABD ilişkilerinin inişli çıkışlı olduğuna ve bunun da Amerika'nın politikalarını etkilediğine işaret ederek "Dolayısıyla Türk-Amerikan ilişkilerindeki bu iniş-çıkış devam ettiği ve GKRY'nin mevcut coğrafi konumlanmasının sunduğu imkanlarla daha etkin, askeri ve siyasi bir kazanım elde ettiği sürece Amerikalılar, Kıbrıs meselesinde artık büyük bir ihtimalle birazcık daha Rumlar lehine bir tavır sergileyecekler." değerlendirmesinde bulundu.
ABD'nin eski Atina Büyükelçisi Geoffrey Pyatt'ı "Rum yanlısı" olarak nitelendirerek büyükelçilerin Amerika'nın politikaları üzerinde önemli etkilerinin bulunduğuna dikkati çeken Aslan, bu nedenle ABD'nin Kıbrıs politikalarında büyükelçilerin rolüne de değinmek gerektiğinin altını çizdi.
İsrail'deki gelişmelere de değinen Aslan, "İsrail'e doğrudan yardımda bulunulabilecek en uygun nokta Kıbrıs. Bu, tarih boyunca böyle olmuştur, yeni bir şey değil bu. Amerikalıların Kıbrıs'a bir şekilde yerleşmesi, üslenmesi bence biraz da İsrail politikasıyla ilgili." ifadelerini kullandı.
"Doğu Akdeniz ve Kıbrıs, günden güne artan ivmeyle ABD ve Batı'nın gündeminde olmuştur"
Başkent Üniversitesi Kıbrıs Türk Tarihi Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mehmet Balyemez de Doğu Akdeniz ve Kıbrıs Adası'nın tarihsel açıdan değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Balyemez, "Doğu Akdeniz ve Kıbrıs, İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlayan Soğuk Savaş döneminden itibaren günden güne artan bir ivmeyle ABD ve Batı'nın gündeminde olmuştur. Filistin topraklarında uluslararası destek ile 1948 yılında kurulan İsrail ve Batı ile Asya arasındaki güzergahı neredeyse yarıya indiren Süveyş Kanalı'nın güvenliğinin sağlanması düşüncesi, bölgeye yönelik Batılı politikaların bir an önce uygulanmasını sağlamıştır." değerlendirmesinde bulundu.
Kıbrıs ve Doğu Akdeniz'de ABD merkezli politikaların temelinde İsrail'in güvenliği ile Rusya'nın bölgedeki etkinliğinin azaltılması olduğunu vurgulayan Balyemez, 1950'li yılların ortalarında İngiliz sömürge yönetiminin hüküm sürdüğü Kıbrıs'ta iki askeri üssün yapımına başlandığını dile getirdi.
Balyemez, İngiltere toprağı sayılan Kıbrıs'taki egemen üsler Ağrotur ve Dikelya'daki İngiliz üslerinin operasyonel amaçlı kullanıldığını ve bu üslerden ABD'nin de yararlandığını söyledi.
ABD Savunma Bakanlığı ile GKRY arasında imzalanan anlaşmanın, bölge için tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine dikkati çeken Balyemez, şunları kaydetti:
"Antlaşmanın amaçlarından birinin de ABD hamiliğinde Doğu Akdeniz'deki gelişmelere müdahalenin meşruiyetini sağlamak olduğu söylenebilir. GKRY, bu ve benzeri antlaşmalar ve silahlanma çabaları ile ABD'nin Doğu Akdeniz'de yapacağı harekatlara destek verirken olası saldırılara karşı da kendi güvenliğini sağlamayı düşünmüştür. Bununla birlikte askeri açıdan günden güne güçlenen Türkiye'nin (KKTC ile) uyguladığı savunma ve işbirliği politikalarını dengelemeyi de bu ve benzeri antlaşmalarla sağlamayı amaçlamaktadır.
ABD'nin GKRY ile imzaladığı savunma ve işbirliği antlaşmasının yakın gelecekte Doğu Akdeniz ve Orta Doğu'daki planların hayata geçmesine dair hazırlıklar kapsamında atılmış bir adım olabilmesi de mümkündür."
Pentagon'dan anlaşmaya ilişkin açıklama
ABD Savunma Bakanlığından (Pentagon) yapılan açıklamaya göre, Avrupa ve Doğu Akdeniz'in istikrar ve güvenliğinin ABD ile GKRY için "hayati önem taşıdığına" işaret edildi.
Açıklamada, bölgedeki güvenlik zorluklarının müttefikler arasında savunma ve güvenlik konularında yakın işbirliğini zorunlu kıldığı belirtilerek, ABD ve GKRY'nin anlaşmayı imzalanması yoluyla "mevcut ve öngörülen uluslararası güvenlik endişelerini ele almak için işbirliği yapma taahhütlerini" yeniden teyit ettiğine yer verildi.