Ümran Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde Türkçe Araştırmaları Direktörü Ömer Özkizilcik'in, terör örgütü PKK/YPG'nin tertiplediği sözde seçimlere ilişkin "YPG'nin Başarısız Seçim Denemesi-Örgüt, Şam Alternatifini mi Seçecek?" başlıklı raporu yayımlandı.
Raporda, terör örgütü PKK/YPG'nin Suriye'de kurmaya amaçladığı "devletçiğin" ulusal ve uluslararası alanda tanınması için anayasal zemin ve lobi çalışmaları yaptığına işaret edilerek, PKK/YPG'nin işgal ettiği bölgelerde planladığı sözde seçimlerin bunun bir aracı olduğu kaydedildi.
Örgütün yüzleştiği en büyük engelin, demografik gerçeklikler ve uluslararası toplumun genel tepkisi olduğu vurgulanan raporda, "Örgüt, işgalindeki bölgelerde nüfus yapısını göz önünde bulundurarak seçimleri araçsallaştırmakta. Kendilerini meşru bir demokratik aktör olarak tanıtmaya çalışacaklar." ifadeleri kullanıldı.
"Örgüt için seçim düzenlemek büyük bir risktir"
Suriye'nin kuzeydoğusunda yaklaşık 3 milyon kişinin yaşadığı belirtilen raporda, şu ifadeler yer aldı:
"Bunların yüzde 76,6'sı Arap, yüzde 19,9'u Kürttür. Suriyeli Kürtlerin çoğunluğu ENKS'yi (Suriye Kürt Ulusal Konseyi) desteklemektedir. Örgüt için seçim düzenlemek büyük bir risktir. Adil ve özgür seçimlerde örgüte muhalif adaylar kazanacaktır."
Ulusal ve uluslararası tanınırlık ve demografik gerçeklikler arasında kalan örgütün, çözümü Esed rejimini taklit etmekte bulduğuna dikkat çekilen raporda, "Örgüt kendine ait bir seçim sistemi inşa etti. PYD partisi, Baas partisinin yerini almış ve Esed rejimi tarafından kurulan sistemi taklit ederek kendilerine uyarlamıştır. Bu yeni yapıyla örgüt, kendisini demokratik ve meşru bir aktör olarak göstermeye çalıştı." denildi.
Raporda, PKK/YPG'nin meşruiyet kazanma hedefinin karşısında Türkiye'nin tutumunun, ABD'nin yaklaşımının ve yerel halkın direnişinin büyük bir engel oluşturduğu vurgulandı.
ABD, Türkiye ile gerilim yaşamak istemiyor
ABD'nin kapalı kapıların ardında örgütü uyarması ve seçimlerin iptalini talep etmesinin iki temel olguya işaret ettiği aktarılan raporda, şu değerlendirmede bulunuldu:
"Birincisi; ABD, YPG'nin kurmuş olduğu Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi'ni resmi olarak tanımaya hazır değil. İkincisi ise ABD, Türkiye ile olan ilişkilerini önemsiyor. Dolayısıyla ABD, mevcut jeopolitik konjonktürde YPG yüzünden Türkiye ile gerilim yaşamak istemiyor."
Ağustos ayına ertelenmiş olsa da sözde seçimlerin muhtemelen hiç düzenlenmeyeceği belirtilen raporda, ABD'nin PKK/YPG'ye Suriye'de resmi bir devlet kurması için destek vermemesinin, Türkiye ile ABD arasında Suriye'de yeni işbirliği fırsatlarına pencere araladığı vurgulandı.
Raporda söz konusu işbirliği fırsatlarına ilişkin, şunlar kaydedildi:
"Özellikle ABD'nin Suriye'den çekilme arayışında oluşu, Suriye'yi İran'a teslim etmek istemeyişi ve ABD'de yaklaşan seçimler, iki NATO müttefiki arasında olası bir anlaşmayı mümkün kılmaktadır. ABD'nin Suriye bağlamında Türkiye'ye ihtiyacı olduğu ve YPG için Türkiye ile düzelen ikili ilişkisini bozmaya hazır olmadığı görülmüştür."
YPG içinde iki jenerasyon KCK'nın çekişmesi
Raporda, Suriye'nin kuzeydoğusunda örgütü yöneten PKK'nın Neo-KCK yapısının, ABD ile işbirliği geliştirerek devletleşmeyi hedeflediği belirtilerek, eski jenerasyon KCK'nın ise devletleşmenin Rusya, İran ve Esed rejimi ile işbirliği sonucunda olabileceğine inandığı vurgulandı.
ABD'nin Suriye'den çekilmesi halinde örgütün akıbetine değinilen raporda, şunlar kaydedildi:
"ABD'de Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Orta Doğu ve Kuzey Afrika Başkanı Brett McGurk ise ABD'nin Suriye'den çekilmesi karşılığında Şam'ın, YPG'nin kurmuş olduğu Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi'ni resmen tanımasını savunuyor. Böylece YPG'nin devletleşme arzusunda sona gelinmediği ve sadece sekteye uğradığı ifade edilebilir."