Trump, İsrail'in 15 ay süren yıkıcı savaşının ardından Gazze'nin "yaşanamaz hale geldiğini" öne sürerek, bölgedeki Filistinlilerin komşu Arap ülkelerine -özellikle Mısır ve Ürdün'e- zorunlu göç ettirilmesi gerektiğini savundu. Trump, bu planın Gazze halkı tarafından memnuniyetle karşılanacağını iddia etti.
Ancak Trump'ın önerisi, bölgedeki ülkelerden ve halklardan geniş çaplı bir tepkiyle karşılaştı. Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan gibi ülkeler, Trump'ın adını vererek planına dahil ettiği ülkeler arasında yer aldı ve plana açıkça karşı çıktı. Trump ise bu ülkeleri planı kabul etmeye zorlamak için ABD'nin nüfuzunu kullanacağını söyledi ve planın finansmanının zengin Arap ülkeleri tarafından karşılanacağını belirtti.
Trump, ayrıca Gazze'nin ABD tarafından kontrol edilerek bir "Ortadoğu Rivierası"na dönüştürülebileceğini ifade etti. Ancak bu plan, Filistinliler ve Arap ülkeleri tarafından reddedildi.
Trump'ın Planı ve Tarihi Bağlam
Trump'ın planı, Filistinlilerin zorla yerlerinden edilmesi girişimlerinin bir devamı olarak görülüyor. Bu tür planlar, Filistinlilerin topraklarından sürülmesini hedefleyen bir dizi tarihi girişimin bir parçası. Özellikle 1948'deki Nakba (Büyük Felaket) sırasında yüz binlerce Filistinli yerinden edildi ve bu süreç sonraki yıllarda da devam etti.
1951'de, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı'nın (UNRWA) Amerikalı yöneticisi John Blandford, Filistinli mültecilerin Mısır'ın Sina Yarımadası'na yerleştirilmesini içeren bir plan önerdi. Ancak bu plan, Filistinlilerin ve Mısır'ın sert tepkisiyle karşılaştı ve uygulanamadı.
Benzer şekilde, 1967'de İsrail'in Filistin topraklarını işgal etmesinin ardından, Filistinlilerin zorla göç ettirilmesi girişimleri devam etti. İsrail, Filistinlileri topraklarından sürmek için çeşitli planlar geliştirdi ve bu planlar uluslararası hukuka aykırı olmasına rağmen zaman zaman uygulanmaya çalışıldı.
Filistin Direnişi ve Kimlik Mücadelesi
Tarih boyunca Filistinliler, topraklarına ve kimliklerine bağlılıklarını koruyarak zorunlu göç planlarına karşı direniş gösterdi. Trump'ın planı gibi girişimler, Filistinlilerin topraklarına geri dönüş hakkını ihlal ediyor ve uluslararası hukuka aykırı.
1948'den bu yana, Filistinliler zorla yerlerinden edildiklerinde bile evlerinin anahtarlarını saklayarak bir gün topraklarına döneceklerine dair umutlarını korudular. Bugün de Filistinliler, yıkılan evlerine geri dönerek dirençlerini ve topraklarına bağlılıklarını sürdürüyorlar.
Trump'ın planı, Filistinlilerin topraklarından sürülmesi girişimlerinin bir devamı olarak görülse de, Filistin halkının direnişi ve uluslararası toplulukların desteğiyle başarısızlığa uğrama olasılığı yüksek. Filistinliler, topraklarına ve kimliklerine olan bağlılıklarıyla bu tür planlara karşı mücadele etmeye devam ediyor.
Bu süreçte, Filistin halkının direnişi kadar, Arap ve İslam dünyasının desteği de büyük önem taşıyor. Filistin davasının geleceği, bu dayanışma ve destekle şekillenecek.