“Bu Topraklar Haysiyetimizi ve Soydaşlarımızı Korumalı”
Açıklamada, Humaşev’in eylem öncesinde işgalci kolluk kuvvetlerince yolda durdurularak şiddete ve hakaretlere maruz bırakıldığı, ardından ise işgalcilere saldırarak şehit edildiği belirtildi. Gencin cansız bedeninin, ibret olsun diye günlerce sokakta bırakıldığı ve okul çocuklarının bu görüntüyü izlemeye zorlandığı vurgulandı.
Humaşev’in babasının Moskova’dan kaçırılıp Çeçenya’da işkenceye uğradığı, annesi ve akrabalarının da benzer şekilde işkenceye maruz kaldığı ve mal varlıklarına el konulduğu açıklandı. Açıklamada, Kadirov rejiminin “suçun şahsiliği” ilkesini tanımadığı ve rejime karşı çıkan herkesin ailesinin de cezalandırıldığı hatırlatıldı.
Türkiye’deki Soydaşlara Yönelik Fişleme ve Tahdit Uyarısı
Açıklamada dikkat çeken bir diğer unsur ise, Kadirov rejiminin Türkiye’deki sığınmacı Kafkasyalıları hedef alan karalama ve fişleme faaliyetleri oldu. Son 20 yılda Türkiye’ye sığınan birçok kişinin Interpol aracılığıyla takip edildiği, sınır dışı edilme riskiyle karşı karşıya bırakıldığı belirtildi. Bu uygulamaların Türkiye’nin tarihî misyonuna ve Kafkas halklarına yönelik ev sahipliği geleneğine aykırı olduğu ifade edildi.
“Soydaşlarımızı Vahşet Rejimine Teslim Etmeyin!”
Ortak çağrıda şu ifadeler öne çıktı:
“Bir avuç soydaşımızın hukuktan ve insanlıktan nasiplenmemiş bir vahşet rejiminin zulmüne kurban edilmemesini ısrarla talep ediyor ve bu çağrımıza artık kulak verilmesini istiyoruz!”
İmza Veren Kurumlar
Aralarında Çerkes Dernekleri Federasyonu, Kafkas Vakfı, Şamil Vakfı, KAFKASDER, İstanbul, Ankara, Bursa, Kayseri ve Samsun’daki birçok dernek ile birlikte toplam 40’tan fazla Kafkas diasporası kurumu imzacı oldu.
Bu çağrı, Türkiye kamuoyuna ve karar vericilere açık bir davet niteliği taşıyor: Çeçenya’daki işgal rejiminin suç ortaklığına dönüşebilecek tüm uygulamalara son verin, Kafkas halklarının onurlu direnişine destek olun.