Analiz

Savaş Suçlusu Netanyahu ABD Kongresi'nde: Daha kötü ne olabilir?

Marmara Üniversitesi Orta Doğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serhan Afacan, Netanyahu’nun ABD ziyaretini ve Kongre'de yapacağı konuşmayı kaleme aldı.

Abone Ol

***

Gazze'de devam eden soykırımın ortasında Başbakan Binyamin Netanyahu, kariyerinde 4. kez Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Kongresi'nin ortak oturumuna hitap etmek üzere Washington'a geldi ve perşembe günü ABD Başkanı Joe Biden ile görüşecek. Netanyahu'ya bu daveti 31 Mart 2024 tarihinde Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson “Birleşik Devletler Temsilciler Meclisi ve Birleşik Devletler Senatosu'nun iki partili liderliği adına” yapmıştı. Ancak aralarında Yahudi Senatör Bernie Sanders'ın da bulunduğu çok sayıda Demokrat Netanyahu'nun konuşmasını boykot etmeyi planlarken, bazıları da kürsüden protesto etmeyi düşünüyor. Netanyahu'nun gelişi üzerine bir açıklama yapan Sanders, onu bir savaş suçlusu olarak nitelendirdi ve Kongre'ye kabul edilmemesi gerektiğini söyledi.

Biden'ın 2024 başkanlık yarışından çekilişi, gündemi domine etmesi nedeniyle Netanyahu'yu derinden rahatsız etti. Ancak yine de ziyaretin kendisi Gazze'deki etnik temizlik konusunda ABD milletvekilleri arasında devam eden çekişmeyi göstermesi açısından oldukça dikkat çekicidir. Netanyahu bu ziyareti hem ülke içinde hem de uluslararası alanda sayıları giderek artan muhaliflerine karşı siyasi bir koz olarak görüyor. ABD'nin ise neden bir savaş çığırtkanına bu kadar itibar ettiği ve seçim yarışını kendi çıkarları doğrultusunda manipüle etmesine izin verdiği belirsizliğini koruyor.

Netanyahu'yu kim durduracak?

ABD hükümetinin düşman olarak gördüğü ülke ve liderlere yaptırım uygulaması standart bir uygulamadır. Ancak Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) savcısı Karim Han'ın tutuklama emri talebine rağmen Netanyahu hiçbir engelle karşılaşmadan ABD'ye seyahat edebildi. Ayrıca 23 Temmuz'da İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Netanyahu'nun Kongre önüne çıkmasını, İsrail güçlerinin Gazze'de devam eden savaş suçlarına rağmen ABD'nin İsrail ordusuna sürekli ve önemli ölçüde silah tedarik ettiği gerçeğini güçlendirdiği için eleştirdi.

Başından bu yana Biden'ın Gazze politikası bir fiyaskodan ibaretti. Biden, 18 Ekim'de İsrail'e yaptığı ziyaretten bu yana Netanyahu'nun savaş makinesini destekledi. ABD İsrail'e 40 binden fazla Filistinlinin hedef alınarak öldürülmesi, yüzde 60'ı kadın, çocuk ya da yaşlı olmak üzere yaklaşık 100 bin kişinin yaralanması için büyük miktarda silah ve açık çek sağladı. her ne kadar bu adımlar ABD'nin İsrail'e karşı sürdürdüğü politikasıyla uyumlu görünse de, Amerikan siyasetinde tartışmalı bir isim olan Netanyahu'ya böyle bir koruma sağlanması soru işaretlerine neden oldu. Biden şu ana kadar Netanyahu'nun Gazze'deki savaşını durdurmayı ve Kongre önünde soykırım eylemlerini aklamayı başaramadı.

Önümüzdeki seçimlerde Demokratların muhtemel başkan adayı olan Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in Indianapolis'te daha önceden planlanmış bir etkinlikle çakıştığını öne sürerek çarşamba günü Kongre'de yapılacak toplantıya başkanlık etmeyeceğini açıklaması dikkat çekicidir. Aslında Netanyahu, kendisinden uzaklaşmaya çalışan Demokratlar için rahatsız edici bir yük olarak görülüyor. Ancak bu yine de yetersiz bir tepki olarak görülebilir. Gazze'de ateşkes için yapılan çağrıları ve hatta Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararını hiçe sayan İsrail Başbakanı yine de Kongre'de boy gösterecek. Bununla birlikte Netanyahu'nun Gazze'ye ilişkin stratejisini derhal değiştirmesi pek olası görünmüyor. Bunun yerine, ateşkesi reddetmesi ve durumu daha da kötüleştirebilecek kışkırtıcı nitelikte bir konuşma yapması muhtemeldir.

Bu arada Amerikalı rehine aileleri Netanyahu'yu rehine anlaşması sağlanmadan Kongre'ye hitap etmemesi konusunda uyardı. Diğer 8 Amerikalı rehine yakınıyla birlikte bir basın brifingi düzenleyen Jon Polin, “Rehine anlaşmasının imzalandığını ve tamamlandığını duyurmayan her konuşmayı tam bir başarısızlık olarak görüyoruz” dedi. Ayrıca, Netanyahu'nun kaldığı Washington DC'deki Watergate Oteli'nin önünde, katliamı protesto etmek için bir kalabalık toplandı. Görünen o ki, Netanyahu insanlığa karşı işlediği suçlar nedeniyle daha fazla protestoyla karşılaşacak. Ancak bu tepkilerin hiçbiri Netanyahu'nun kana susamışlığını durdurmaya yetmiyor. Asıl önemli soru ise şu; bu ziyaret Gazze'deki durumu nasıl etkileyecek?

Gazze'de sırada ne var?

Netanyahu, ABD başkanlık seçim süreçlerini kendi kişisel çıkarları doğrultusunda kullanmakta ustadır. Kendisinin 7 Ekim sonrası gelişmeleri ele alış biçimine karşı çıkan pek çok Demokrat arasında popüler bir figür olmadığını biliyor. Ancak Trump'ın İsrail'e verdiği koşulsuz destek göz önüne alındığında, Netanyahu Demokratların seçim yaklaşırken kendisiyle doğrudan karşı karşıya gelme riskini göze alamayacaklarının da farkında. Bu şekilde Netanyahu, 10 Haziran'da BM Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen ABD destekli ateşkes önerisini görmezden gelerek Washington'a geldi ve Demokratları zor bir ikileme soktu. Netanyahu'nun bir sonraki hamlesi savaş suçlarını meşrulaştırmak ve Gazze'deki insani krizin sorumluluğunu diğer aktörlere yüklemek olacaktır. Biden yönetiminin soykırıma ortak olması ise, Gazze'de devam eden katliamın ortasında bir savaş suçlusunun Kongre'de konuşma yapmasına izin vermekten bile daha vahim bir durum olarak karşımızda duruyor.

[Yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Leiden Üniversitesi İran Çalışmaları bölümünde tamamlayan Doç. Dr. Serhan Afacan, Marmara Üniversitesi Orta Doğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsünde Öğretim Üyesidir.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Orta Doğu Haber'in editoryal politikasını yansıtmayabilir.