Artık ev kavramı çadırla, duvarlar kumaşla temsil ediliyor; yemek, gaz yerine odun ve kil fırınlarında pişiriliyor; su taşımak zorlu bir görev, elektrik ise İsrail kararıyla tamamen durduruldu.

Normalin Ötesinde Bir Hayat

Siviller, evlerinin yıkılması ve tüm eşyalarının kaybolması sonrasında hayatta kalabilmek için alternatif yöntemler geliştirmek zorunda kaldı. Örneğin, 33 yaşındaki Alaa, Ekim 2023’te yoğun bombardıman ve sürekli tehditler altında evinden ayrılmak zorunda kaldı. Önce Khanyounis, sonra Rafah, nihayetinde de Zawaida gibi farklı bölgelere göç etmek zorunda kaldı. Alaa’nın anlattığına göre, yeni evlerinden geriye sadece küçük bir çanta kadar eşyaları kalmıştı.

“Yeni büyük evimizden, yanımızda sadece her biri için tek bir yedek kıyafet bulunan küçük bir çanta ile taşınır hale geldiğimiz hareketli bir çadıra geçtik. O dönem hava soğuğu tam olarak keskinleşmemişti ama yılın sonunda 2023’te ve 2024’te, hatta Ocak 2025’e kadar üç kış mevsimi boyunca zorlu şartlarla yaşadık.”

Alaa, yardım malzemelerinden aldığı battaniyeler sayesinde kızlarını örtmeye çalıştığını, yeterli kışlık giysi olmadığı için basit konserve yiyeceklerle yetinmek zorunda kaldıklarını ve hatta yemeklerini elleriyle yediklerini dile getirdi.

Lazkiye Valisi Osman, bölgedeki son gelişmeleri değerlendirdi Lazkiye Valisi Osman, bölgedeki son gelişmeleri değerlendirdi

“İlk başlarda odunla ateş yakmayı bilmediğim için konserve yiyeceklerle geçindim; sonra çocuklarımı beslemek için mecburen odunla ateş yakmayı öğrendim. Bu, eskisi gibi tat vermese de, o tat adıyla bizi aldatıyor.”

Askeri Hayata Benzeyen Günlük Mücadele

Siviller, yaşadıkları zorlu koşullarda, adeta asker gibi hareket etmek zorunda kaldılar. El imkanları sınırlı olduğundan, herkes “davran” mottosuyla hareket etti; ellerindeki malzemelerle eksikleri tamam etmeye çalıştılar.

46 yaşındaki İlhâm Hamad, Khanyounis’teki mültecilerin kayıp eşyaları telafi etmek amacıyla işbirliği yaptığını anlatıyor. Ev eşyalarını veya mutfak gereçlerini olanlar, bunları ödünç vererek “ödünç verme cephesi” açtı. Örneğin, çadırlarda, küçük bir alanı çevreleyip basit malzemeler (kovalar, hortumlar, plastik örtüler) kullanarak geçici bir banyo düzenlemesi yapıldı.

“Evdeki banyoyu beklemek için sıra oluşturmak gibi bir durum söz konusu değildi; soğuk havalarda duş almak neredeyse imkansızdı. Çadırın küçük bir kısmını çekilmiş, basit araç gereçlerle çevrelendirerek kullanıma sunduk,” dedi İlhâm.

Her şeyin kıymet kazandığı bu dönemde, eski alışkanlıklar da yeniden şekillendi. Artık yatak yerine ince bir matras üzerinde uyunuyor, dolap yerine çadırın bir köşesine yığılmış çantaları kullanıyorlardı. Mutfak, elde bulunan sınırlı gereçlerle kurulan küçük bir köşeye dönüştü; musluklar plastik hortumlar, kovalar ve hatta yarım boş şişelerden oluşuyordu.

“Eskiden fırında ekmek yapardık, şimdi elde yıkama zamanı geldi. Çamaşır makineleri artık geçmişte kaldı; deterjan yokluğu ve yüksek fiyatlar nedeniyle kendi sabunumuzu bile üretmek zorunda kaldık,” dedi İlhâm.

Yaratıcılığın Doğuşu

Gazze’deki bu acil yaşam koşullarında, insanların yaratıcılığı da ortaya çıktı. Sosyal medyada “Gazze’li - Gazze İcatları” hesabını yöneten Muhammed Naîm, savaş, abluka, yüksek fiyatlar ve malzeme kıtlığı nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca cevap olarak alternatif ürünler geliştirdiğini anlatıyor.

“Krizin getirdiği zorluklar, yeni icatların doğmasına neden oluyor. Piyasada aradığınız şeyi bulamadığınızda, onu kendi imkanlarınızla üretmeye karar veriyorsunuz,” diyor Naîm. İlk paylaşımını yaptığında beklenmedik ilgi gördüğünü, takipçilerinin benzer çözümler beklediğini ekliyor.

Gazze’de siviller, yıkım ve kısıtlı imkanlar içinde, hayatlarını sürdürebilmek için askerî disiplin ve yaratıcılık örnekleri sergiliyorlar. Her şeyin kıymet kazandığı bu dönemde, günlük yaşamın temel gereksinimlerini karşılamak için oluşturdukları alternatif sistemler, zorluklar karşısında insan direncinin en somut göstergesi haline geldi.

orta doğu haber